Buraya Reklam Ver!
İçerik öncesi - Bu alana reklam vermek için [email protected] adresine mail atabilirsiniz.
Londra’da büyük bir savaşım içine girdiğimiz Watch Dogs Legion incelemesinde oyunun artı ve eksilerine göz atıyoruz.
Watch Dogs Legion araştırma : Watch Dogs devamlı güzel bir konsepte sahipti. Çevrenizde gördüğünüz neredeyse her teknolojik alet ile etkileşime geçmek cidden mükemmel bir fikirdi. Her ne kadar serinin ilk oyunu bu fikri güzel bir halde uygulasa da, oyunun eğlence faktörü tamamen unutulmuştu. İkinci oyun ise eğlence ve çeşitlilik bakımından ilk oyunun üstüne daha çok şey katmıştı diyebiliriz. Gösterilen ilk fragmanlarından itibaren gördüğümüz suretiyle 2. oyunu kendine baz alan bir devam oyunu var karşımızda. Peki Watch Dogs Legion bundan önceki oyunun üstüne neler katmış, gelin hep beraber bakalım.
İçindekiler
- 1 Watch Dogs Legion incelemesi
- 1.1 Çevre ve Karakter
- 1.2 Optimizasyon ve grafikler
- 1.3 Recruitment sistemi ve karakterler
- 1.4 Ekipmanlar
- 1.5 Vazife çeşitliliği
- 1.6 İlginizi Çekebilir
- 1.7 Wakanda’nın Derinliklerini Keşfet: Black Panther Oyunu
- 1.8 Front Mission 2 30 Nisan’da PC, PlayStation ve Xbox’ta
- 1.9 Takım Çatışmalarının Yeni Adresi: Marvel Rivals İncelemesi
- 1.10 Sniper Elite 5 İncelemesi
- 1.11 System Shock İncelemesi (Yeni Versiyon)
- 1.12 Crowfall Review
- 2 Watch Dogs Legion incelemesi
Watch Dogs Legion incelemesi
Oyunun hikâyesi, yakın gelecekte suni zekâ yüzünden sıkıntıya giren İngiltere ekonomisinin çöküş döneminde geçiyor. Hikâyeye DedSec adlı hacker grubunun bir üyesi olan Dalton Wolfe olarak başlıyoruz. Parlamento Binası’nı patlayıcılarla yıkmayı planlayan “Zero Day” adlı bir grubun planlarına engel olmaya çalışıyoruz oyunun giriş kısmında. Sadece, tam da patlayıcıları etkisiz hale getirecekken, Zero Day, Londra çevresinde ek olarak yerleştirdiği patlayıcıları patlatarak şehri kaosa sürüklüyor. Oyunda kısa bir süreliğine gördüğümüz Dalton, Dedsec’in bombalamalarla uzaktan yakından alakası olmadığına dair kanıt sunamadan öldürülüyor ve kabahat tamamen Dedsec’in üstüne kalıyor. Bu patlamanın peşinden İngiliz hükümeti, hususi bir şirket olan Albion ile Londra’yı düzene sokması için antak kalma yapıyor. Bu patlamaların suçlusu da DedSec olarak görüldüğü için grup eskisi kadar etken olamıyor ve kabuğuna çekilmek durumuna kalıyor. Ikimiz de DedSec grubunun bir üyesi olarak üzerimize atılan iftiradan kurtulmak için ekibimize yeni üyeler alıp grubumuzun adına sürülen bu kara lekeyi temizlemeye çalışıyoruz.
Çevre ve Karakter
Oyunun giriş kısmı bittikten sonrasında karakterimizi seçmemiz için bir ekran beliriyor. Her karakterin değişik bir hususi kabiliyeti bulunmakta. Mesela; bir karakterde çağırıldığı vakit derhal yanımızda beliren bir motor varken bir diğerinde hackleme süreleri düşmekte. Bu da size görevlerde bir fazlaca kolaylık sağlamakta. Ben şahsen vasıta sürüş mekaniklerini deneyimlemek için motoru olan bir karakter seçtim. Seçimlerinizi tamamladıktan sonrasında güzel Londra sokaklarını turlamaya başlıyorsunuz. Kent detay açısından baktığımızda oldukça güzel ve tatminkar. Oyunun sokaklarında adımlarken sanki cidden Londra’da olduğunuzu hissettiriyor. Harita oldukça büyük ve gidilecek bir fazlaca yer var. Oyun içinde bol miktarda yan vazife olduğundan zaman geçirecek ve uğraşacak tonlarca şey bulabiliyorsunuz. Şehirden bahsetmişken sürüş dinamiklerine de değinmek isterim. Açıkçası sürüş dinamikleri mevzusunda oyun beni birazcık hayal kırıklığına uğrattı. Niçin diye sorarsanız, Watch Dogs 2’nin sürüş dinamikleri üstüne neredeyse hiçbir şey katılmamış. 2. Oyundaki hantallık bu oyunda da devam etmekte ne yazık ki. Herhangi bir vasıta kullanırken o aracın ağırlığı oyuna pek yansıtılamamış şeklinde gözüküyor.
Optimizasyon ve grafikler
Sanırım oyunda beni en oldukca rahatsız eden vakaya geldik. Optimizasyon. Bu problem yalnızca benimle mi ilgili bilmiyorum fakat averaj 45 FPS ile deneyimlemek durumunda kaldım Watch Dogs Legion’ı. Oyunun yükleme süreleri ve oyun içi takılmalar da cabası. Bu vaka oyun deneyimimi fazlasıyla baltaladı diyebilirim. Söylediğim şeklinde yalnızca benden kaynaklı bir durum da olabilir bu. Fakat bu durum, oyunun grafiklerinin güzel bulunduğunu ve oldukça güzel bir renk paleti kullanıldığı gerçeğini değiştirmiyor. Fakat Ubisoft’un ileride yayınlayacağı güncellemeler ile bu probleminin üstesinden gelinebileceğini, daha da önemlisi gelmesi icap ettiğini düşünüyorum.
Recruitment sistemi ve karakterler
Gel gelelim Watch Dogs Legion’un en çarpıcı noktasına. Oyunda gördüğünüz her NPC oynanabilir karakter konumunda. Doğrusu diyelim ki canınız sıkıldı ve karakter değişiklik yapmak istiyorsunuz, gidip de otobüs bekleyen bir büyükanneyi oynayabilirsiniz. Sadece her güzel şeyin bir bedeli vardır demişler. Watch Dogs: Legion’da da bu sözün ne kadar doğru bulunduğunu görebiliyoruz. Bu sebeple gözümüze kestirdiğimiz karakteri ekibimize katmak için o karakterin sizden istediği şeyleri yerine getirmeniz gerekmekte. Bu mevzudan memnun kaldığımı söylemem gerek. Ekibime 10’dan fazla karakter kattım ve hiçbirinde kendini yeniden eden bir göreve rastlamadım. Bu görevlerin oyun ilerledikçe tekrara düşmesi ihtimaller içinde fakat vazife havuzunu kafi düzeyde tuttuklarını söyleyebilirim. Peki bu ekibe her yeni üye kattığımızda vazife yapacağımız anlamına mı geliyor? Her neyse ki hayır. Bu sebeple Londra sokaklarında rastgele oluşan vakalarda yardım ettiğiniz NPC’ler direkt olarak ekibinize katılmayı kabul ediyorlar. Bu da karakter görevi tekrarını engellediği şeklinde değişik karakter yelpazesinin de geniş bir halde tutulmasını elde etmiş. Bunu da belirtmeden geçmeyelim
Yönettiğimiz karakterlerin başta da belirttiğim şeklinde kendilerini öne çıkaran bazı özellikleri bulunmakta. Mesela bir suikastçı seçtiğiniz vakit yakın dövüşte uçan tekmeler savurmaya başlıyorsunuz. Fakat bu da sizin hack yeteneklerinize bir eksi vuruyor. Aynı şeyler hack kabiliyetleri yüksek olan NPC’ler içinde geçerli. Fakat oyunda istemediğiniz kadar oldukca karakter olduğundan bu biçim küçük detaylara takılmamak lüzumlu. Hem de belirtmek isterim ki, beceri ağacında bir beceri geliştirdiğiniz vakit bu geliştirmeler tüm karakterlere tesir ediyor. Bu da her karakter için ayrı ayrı uğraşmanızı engellemiş oluyor bir bakıma. Doğrusu aslına bakarsak karakterin değil de DeadSec grubunun kabiliyetlerini yükseltmiş oluyorsunuz da diyebiliriz.
Fakat bu durum gene de karakterler mevzusunda eksikler olmadığı anlamına gelmiyor. Mesela oyunda oynayabileceğiniz karakterler o denli fazla ki, bir süre sonrasında birden fazla karakteri aynı kişiler seslendirdiği için dönerek dolaşıp aynı karakteri oynuyormuşsunuz şeklinde bir hissiyat bırakıyor insanda. Kaldı ki hem bazı karakterler hem de oyunun genelinde bir seslendirme problemi var şeklinde duruyor. Diyalog ve selendirmeler doğallıktan uzak, yapmacık geliyor. Mesela benim oyuna başlarken ilk seçtiğim karakterde İngiliz aksanı yok denecek kadar azdı. Denemeye çalışıyordu fakat pek de başarı göstermiş bulunduğunu söyleyemem. Bu recruitment sistemi bununla beraber benim şeklinde oyunlarda tek bir karaktere bağlı kalmanın önüne geçmiş diyebilirim. Doğrusu bu kadar oldukca karakter olunca yönlendirdiğiniz şahıs ile empati yapamıyorsunuz. Oyunda karakter özelleştirme de mevcut sadece oyunda o denli oldukca karakter var ki, oynadığınız karakterleri özelleştirmenize gerek bile kalmıyor.
Ekipmanlar
Oyunda her insana hitap eden ekipmanlar bulunmakta. Elektronik Muşta’dan tutun da görünmezlik pelerinine kadar. Bu da oynanış stiline bir artı elde etmiş diyebilirim. Ekipmanları oyun içindeki görevlerden ve açık dünyadan kazandığınız paralarla geliştirebiliyorsunuz. Bu da her ekipmanı ayrı ayrı güncellemeniz gerektiği anlamına geliyor. Kısacası oyunda sunulan ekipmanlar oldukça kafi olmuş diyebilirim.
Vazife çeşitliliği
Evet, gel gelelim oyunun görevlerine ve vazife çeşitliliği kısmına. Oyunun hikâyesi her ne kadar bir şeyleri keyifli bir dilde anlatmaya çalışsa da, yeniden eden görevler yüzünden bu anlatımlar oldukca gölgede kalıyor. Mesela, vazife almaya gidiyoruz, keyifli esprili diyaloglar ile başlıyoruz göreve. Daha sonrasında ise yapmanız ihtiyaç duyulan görevler o şekilde bir kısıtlanıyor ki, neredeyse her vazife birbirine benzemeye başlıyor. Örnek vermem gerekirse; Hikâye odaklı bir vazife alıyorsunuz, görevde verilen mekânı hackleyip DedSec’in propagandasını yapmanız isteniyor. Bunlar ilk başta her ne kadar keyifli gelse de daha sonrasında tekrara düşüyor. Kağıt üstünde görevler her ne kadar değişik olsa da temelde aynı kalmış. Doğrusu bana kalırsa, bir vazife yalnız telefonunuz ile bir kapıyı hackleyip gizlice düşman öldürmeye çalışıp görevi tamamlamak olmamalı. Oyunda ekipman olarak örümcek ve drone da kullanabiliyoruz sadece temel olarak yaptığımız her şey aynı. Tek fark bu işleri kimi vakit değişik ekipman ve lokasyonlarda yapmamız. Ben şahsen Watch Dogs 2’nin üstüne hikâye bakımından pek de akılda kalıcı bir iş çıkardıklarını söyleyemeyeceğim ne yazık ki. Sadece şu şekilde bir durum var, oyunun Multiplayer modu ben bu incelemeyi yazarken mevcut değildi. Çoklu oyuncu modunda görevler daha keyifli olur kim bilir kim bilir?
Netice
Ubisoft’un son zamanlarda adından söz ettirdiği oyunu olan Watch Dogs 2’yi kendi gözlemlerim ile sizler için yorumladım. Yukarıda da belirttiğim şeklinde, görevlere, karakter ve vasıta kullanım mekaniklerine birazcık daha itina gezdirilse, bu senenin ses getirecek oyunlarından birisi olmayı başarabilirdi diye tahmin ediyorum. Gene de serinin önceki oyunundan mekanikler barındırdığı için, Watch Dogs 2’yi sevenlerin bu oyunu da seveceklerini düşünüyorum. Gene de hikâye bazında çeşitlilik arayan oyuncular için gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir oyun değil Watch Dogs: Legion. Ben oyunun oldukça yenilikçi ve potansiyel sahibi bir oyun bulunduğunu düşünüyorum. Sadece bu oyunun içine tam olarak oturtulmadığı için birazcık yavan oynanış elementleri ve yeniden eden bir yapı sunuyor. Gene de Ubisoft’un her NPC’yi denetim edebildiğimiz yenilikçi özellik, oyun dünyasında bir mihenk taşı olabilir. Bir ihtimal ileride bol miktarda NPC denetim ettiğimiz oyunları daha sık göreceğiz Ubisoft’un bu yürekli atılımı yardımıyla kim bilir? Bu yazımızda sizler için Watch Dogs: Legion’u yorumladım. Ümit ederim yaptığım araştırma ile size yeterince informasyon verebilmişimdir. Bir sonraki incelememizde görüşmek suretiyle. Sağlıcakla kalınca!
Londra’da büyük bir savaşım içine girdiğimiz Watch Dogs Legion incelemesinde oyunun artı ve eksilerine göz atıyoruz.
Watch Dogs Legion araştırma : Watch Dogs devamlı güzel bir konsepte sahipti. Çevrenizde gördüğünüz neredeyse her teknolojik alet ile etkileşime geçmek cidden mükemmel bir fikirdi. Her ne kadar serinin ilk oyunu bu fikri güzel bir halde uygulasa da, oyunun eğlence faktörü tamamen unutulmuştu. İkinci oyun ise eğlence ve çeşitlilik bakımından ilk oyunun üstüne daha çok şey katmıştı diyebiliriz. Gösterilen ilk fragmanlarından itibaren gördüğümüz suretiyle 2. oyunu kendine baz alan bir devam oyunu var karşımızda. Peki Watch Dogs Legion bundan önceki oyunun üstüne neler katmış, gelin hep beraber bakalım.
Watch Dogs Legion incelemesi
Oyunun hikâyesi, yakın gelecekte suni zekâ yüzünden sıkıntıya giren İngiltere ekonomisinin çöküş döneminde geçiyor. Hikâyeye DedSec adlı hacker grubunun bir üyesi olan Dalton Wolfe olarak başlıyoruz. Parlamento Binası’nı patlayıcılarla yıkmayı planlayan “Zero Day” adlı bir grubun planlarına engel olmaya çalışıyoruz oyunun giriş kısmında. Sadece, tam da patlayıcıları etkisiz hale getirecekken, Zero Day, Londra çevresinde ek olarak yerleştirdiği patlayıcıları patlatarak şehri kaosa sürüklüyor. Oyunda kısa bir süreliğine gördüğümüz Dalton, Dedsec’in bombalamalarla uzaktan yakından alakası olmadığına dair kanıt sunamadan öldürülüyor ve kabahat tamamen Dedsec’in üstüne kalıyor. Bu patlamanın peşinden İngiliz hükümeti, hususi bir şirket olan Albion ile Londra’yı düzene sokması için antak kalma yapıyor. Bu patlamaların suçlusu da DedSec olarak görüldüğü için grup eskisi kadar etken olamıyor ve kabuğuna çekilmek durumuna kalıyor. Ikimiz de DedSec grubunun bir üyesi olarak üzerimize atılan iftiradan kurtulmak için ekibimize yeni üyeler alıp grubumuzun adına sürülen bu kara lekeyi temizlemeye çalışıyoruz.
Çevre ve Karakter
Oyunun giriş kısmı bittikten sonrasında karakterimizi seçmemiz için bir ekran beliriyor. Her karakterin değişik bir hususi kabiliyeti bulunmakta. Mesela; bir karakterde çağırıldığı vakit derhal yanımızda beliren bir motor varken bir diğerinde hackleme süreleri düşmekte. Bu da size görevlerde bir fazlaca kolaylık sağlamakta. Ben şahsen vasıta sürüş mekaniklerini deneyimlemek için motoru olan bir karakter seçtim. Seçimlerinizi tamamladıktan sonrasında güzel Londra sokaklarını turlamaya başlıyorsunuz. Kent detay açısından baktığımızda oldukça güzel ve tatminkar. Oyunun sokaklarında adımlarken sanki cidden Londra’da olduğunuzu hissettiriyor. Harita oldukça büyük ve gidilecek bir fazlaca yer var. Oyun içinde bol miktarda yan vazife olduğundan zaman geçirecek ve uğraşacak tonlarca şey bulabiliyorsunuz. Şehirden bahsetmişken sürüş dinamiklerine de değinmek isterim. Açıkçası sürüş dinamikleri mevzusunda oyun beni birazcık hayal kırıklığına uğrattı. Niçin diye sorarsanız, Watch Dogs 2’nin sürüş dinamikleri üstüne neredeyse hiçbir şey katılmamış. 2. Oyundaki hantallık bu oyunda da devam etmekte ne yazık ki. Herhangi bir vasıta kullanırken o aracın ağırlığı oyuna pek yansıtılamamış şeklinde gözüküyor.
Optimizasyon ve grafikler
Sanırım oyunda beni en oldukca rahatsız eden vakaya geldik. Optimizasyon. Bu problem yalnızca benimle mi ilgili bilmiyorum fakat averaj 45 FPS ile deneyimlemek durumunda kaldım Watch Dogs Legion’ı. Oyunun yükleme süreleri ve oyun içi takılmalar da cabası. Bu vaka oyun deneyimimi fazlasıyla baltaladı diyebilirim. Söylediğim şeklinde yalnızca benden kaynaklı bir durum da olabilir bu. Fakat bu durum, oyunun grafiklerinin güzel bulunduğunu ve oldukça güzel bir renk paleti kullanıldığı gerçeğini değiştirmiyor. Fakat Ubisoft’un ileride yayınlayacağı güncellemeler ile bu probleminin üstesinden gelinebileceğini, daha da önemlisi gelmesi icap ettiğini düşünüyorum.
Recruitment sistemi ve karakterler
Gel gelelim Watch Dogs Legion’un en çarpıcı noktasına. Oyunda gördüğünüz her NPC oynanabilir karakter konumunda. Doğrusu diyelim ki canınız sıkıldı ve karakter değişiklik yapmak istiyorsunuz, gidip de otobüs bekleyen bir büyükanneyi oynayabilirsiniz. Sadece her güzel şeyin bir bedeli vardır demişler. Watch Dogs: Legion’da da bu sözün ne kadar doğru bulunduğunu görebiliyoruz. Bu sebeple gözümüze kestirdiğimiz karakteri ekibimize katmak için o karakterin sizden istediği şeyleri yerine getirmeniz gerekmekte. Bu mevzudan memnun kaldığımı söylemem gerek. Ekibime 10’dan fazla karakter kattım ve hiçbirinde kendini yeniden eden bir göreve rastlamadım. Bu görevlerin oyun ilerledikçe tekrara düşmesi ihtimaller içinde fakat vazife havuzunu kafi düzeyde tuttuklarını söyleyebilirim. Peki bu ekibe her yeni üye kattığımızda vazife yapacağımız anlamına mı geliyor? Her neyse ki hayır. Bu sebeple Londra sokaklarında rastgele oluşan vakalarda yardım ettiğiniz NPC’ler direkt olarak ekibinize katılmayı kabul ediyorlar. Bu da karakter görevi tekrarını engellediği şeklinde değişik karakter yelpazesinin de geniş bir halde tutulmasını elde etmiş. Bunu da belirtmeden geçmeyelim
Yönettiğimiz karakterlerin başta da belirttiğim şeklinde kendilerini öne çıkaran bazı özellikleri bulunmakta. Mesela bir suikastçı seçtiğiniz vakit yakın dövüşte uçan tekmeler savurmaya başlıyorsunuz. Fakat bu da sizin hack yeteneklerinize bir eksi vuruyor. Aynı şeyler hack kabiliyetleri yüksek olan NPC’ler içinde geçerli. Fakat oyunda istemediğiniz kadar oldukca karakter olduğundan bu biçim küçük detaylara takılmamak lüzumlu. Hem de belirtmek isterim ki, beceri ağacında bir beceri geliştirdiğiniz vakit bu geliştirmeler tüm karakterlere tesir ediyor. Bu da her karakter için ayrı ayrı uğraşmanızı engellemiş oluyor bir bakıma. Doğrusu aslına bakarsak karakterin değil de DeadSec grubunun kabiliyetlerini yükseltmiş oluyorsunuz da diyebiliriz.
Fakat bu durum gene de karakterler mevzusunda eksikler olmadığı anlamına gelmiyor. Mesela oyunda oynayabileceğiniz karakterler o denli fazla ki, bir süre sonrasında birden fazla karakteri aynı kişiler seslendirdiği için dönerek dolaşıp aynı karakteri oynuyormuşsunuz şeklinde bir hissiyat bırakıyor insanda. Kaldı ki hem bazı karakterler hem de oyunun genelinde bir seslendirme problemi var şeklinde duruyor. Diyalog ve selendirmeler doğallıktan uzak, yapmacık geliyor. Mesela benim oyuna başlarken ilk seçtiğim karakterde İngiliz aksanı yok denecek kadar azdı. Denemeye çalışıyordu fakat pek de başarı göstermiş bulunduğunu söyleyemem. Bu recruitment sistemi bununla beraber benim şeklinde oyunlarda tek bir karaktere bağlı kalmanın önüne geçmiş diyebilirim. Doğrusu bu kadar oldukca karakter olunca yönlendirdiğiniz şahıs ile empati yapamıyorsunuz. Oyunda karakter özelleştirme de mevcut sadece oyunda o denli oldukca karakter var ki, oynadığınız karakterleri özelleştirmenize gerek bile kalmıyor.
Ekipmanlar
Oyunda her insana hitap eden ekipmanlar bulunmakta. Elektronik Muşta’dan tutun da görünmezlik pelerinine kadar. Bu da oynanış stiline bir artı elde etmiş diyebilirim. Ekipmanları oyun içindeki görevlerden ve açık dünyadan kazandığınız paralarla geliştirebiliyorsunuz. Bu da her ekipmanı ayrı ayrı güncellemeniz gerektiği anlamına geliyor. Kısacası oyunda sunulan ekipmanlar oldukça kafi olmuş diyebilirim.
Vazife çeşitliliği
Evet, gel gelelim oyunun görevlerine ve vazife çeşitliliği kısmına. Oyunun hikâyesi her ne kadar bir şeyleri keyifli bir dilde anlatmaya çalışsa da, yeniden eden görevler yüzünden bu anlatımlar oldukca gölgede kalıyor. Mesela, vazife almaya gidiyoruz, keyifli esprili diyaloglar ile başlıyoruz göreve. Daha sonrasında ise yapmanız ihtiyaç duyulan görevler o şekilde bir kısıtlanıyor ki, neredeyse her vazife birbirine benzemeye başlıyor. Örnek vermem gerekirse; Hikâye odaklı bir vazife alıyorsunuz, görevde verilen mekânı hackleyip DedSec’in propagandasını yapmanız isteniyor. Bunlar ilk başta her ne kadar keyifli gelse de daha sonrasında tekrara düşüyor. Kağıt üstünde görevler her ne kadar değişik olsa da temelde aynı kalmış. Doğrusu bana kalırsa, bir vazife yalnız telefonunuz ile bir kapıyı hackleyip gizlice düşman öldürmeye çalışıp görevi tamamlamak olmamalı. Oyunda ekipman olarak örümcek ve drone da kullanabiliyoruz sadece temel olarak yaptığımız her şey aynı. Tek fark bu işleri kimi vakit değişik ekipman ve lokasyonlarda yapmamız. Ben şahsen Watch Dogs 2’nin üstüne hikâye bakımından pek de akılda kalıcı bir iş çıkardıklarını söyleyemeyeceğim ne yazık ki. Sadece şu şekilde bir durum var, oyunun Multiplayer modu ben bu incelemeyi yazarken mevcut değildi. Çoklu oyuncu modunda görevler daha keyifli olur kim bilir kim bilir?
Netice
Ubisoft’un son zamanlarda adından söz ettirdiği oyunu olan Watch Dogs 2’yi kendi gözlemlerim ile sizler için yorumladım. Yukarıda da belirttiğim şeklinde, görevlere, karakter ve vasıta kullanım mekaniklerine birazcık daha itina gezdirilse, bu senenin ses getirecek oyunlarından birisi olmayı başarabilirdi diye tahmin ediyorum. Gene de serinin önceki oyunundan mekanikler barındırdığı için, Watch Dogs 2’yi sevenlerin bu oyunu da seveceklerini düşünüyorum. Gene de hikâye bazında çeşitlilik arayan oyuncular için gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir oyun değil Watch Dogs: Legion. Ben oyunun oldukça yenilikçi ve potansiyel sahibi bir oyun bulunduğunu düşünüyorum. Sadece bu oyunun içine tam olarak oturtulmadığı için birazcık yavan oynanış elementleri ve yeniden eden bir yapı sunuyor. Gene de Ubisoft’un her NPC’yi denetim edebildiğimiz yenilikçi özellik, oyun dünyasında bir mihenk taşı olabilir. Bir ihtimal ileride bol miktarda NPC denetim ettiğimiz oyunları daha sık göreceğiz Ubisoft’un bu yürekli atılımı yardımıyla kim bilir? Bu yazımızda sizler için Watch Dogs: Legion’u yorumladım. Ümit ederim yaptığım araştırma ile size yeterince informasyon verebilmişimdir. Bir sonraki incelememizde görüşmek suretiyle. Sağlıcakla kalınca!